26 Ağustos 2009 Çarşamba

RAMAZAN ANILARI














Murat Gogebakan - Ay yuzlum
Ramazan ayının ilk günüydü Almanya da yaşayan teyzem beni aradı;Fatma teyzem canım teyzem annemlerin 4.sıra kardeşidir.Osman dır eniştemin adı çok severim ben eniştemi aşkım aşkım derim, O benim babam gibidir abim gibidir değer verdiğim büyüğümdür saygım sonsuzdur.Emin ve Nil elbette hayatlarına renk vermiştir vede çocukların büyümesiyle birlikte gelin ve damat elbetteki torunlar olmuştur hayatlarında.Karı koca sakin vede huzurlu yaşam sürüyorlar kah fırtınalı kah güneşli yaşamın ardından.




Aradığında dediki;" Niliş "der bana .."Her ramazan geldiğinde; ben çocukluğumdaki ramazanı hatırlarım hiç aklımdan çıkmaz dedi...Sana anlatayım ,benim için yazıya dökermisin?" dedi..Canım teyzem nasıl yazmam nasıl anlatmam yazarımda anlatırımda ama senin gibi yaşayamam senin gibi hissedemem sen çocuk Fatma yı biliyorsun hala onu içinde çocuk olarak yaşatıyorsun ben sana aracı olacağım bilmem ne kadar hissederim.








Kuzen Kubilay büyük aile olarak anıları yazıyor çokta mükemmel gidiyor duygu seli içinde okuyorum.Aile büyüklerimiz hala Allah uzun ömürler versin hayattalar.Kuzendirler birbirlerine ve çok severler birbirlerini.




İşte ramazan anıları:




Henüz okula gitmiyordum Ceyhan da Hastaneye yakın bir evde oturuyorduk, çeşmeyede çok yakındı evimiz.İçme suyumuzu oradan taşırdık . Ben ilk kez oruç tutacaktım heyecanlıydım

akşam erkenden yattım.Sohur vakti "hadi bakalım Fatma kalkta yemek ye" sohura kalktım tıka basa yedim yattım sabah kalktım oruca başlamıştım Emel halam (hala kızı) evliydi ogün bize gelmişti ," hadi Fatma gitte su getir" dediler" tamam" deyip kapıya yaklaştığımda Emel halam dediki "gel bakalım Fatma sırtıma; eğer oruçlu bir çocuğu sırtımda taşırsam üstelik ilkez oruç tutan olursa bu çocuk, benim yaşlılığımda hiç ağrılarım olmaz ""hadi bakalım şimdi sırtıma çık "--dedi ve beni çeşmeye kadar götürüp getirdi.Yıllar sonra anladımki kıyamamıştı bana yani bebeye, sevgiyle ikna etmişti beni ve orucumu satın almıştı ödüllendirerek...Bizi evine çağırırdı ben ve kardeşim Hatice elele tutuşur halama giderdik evi yüksekti bizi yukarıdan görünce sevinir hadi "gelin gelin" diye seslenirdi bizde sevinirdik lokma dökerdi bize!.....Öksüzdük bu ailenin kaderiydi öksüzlük ;birimizin babası yoktu kimimizin anası ,öksüz ve yetim bir arada kilitlenip bize baktı büyüklerimiz.




Sonra Ayten halam canım halam (hala kızı) Ergun abim ve Erdoğan abim hep birlikte gezerlerdi hiç ayrılmazlardı birbirlerinden çifte kumrularım diye severdi Ayten halam onları ,her gördüğünde yüzünden süğüm süğüm göz yaşı akardı takiii Erdoğan abim Adana barajında hayatını kaybedene kadar ayrılmamışlardı ölüm ayırıncaya kadar.




Ağladı teyzem ağladı ağladı ben ağladım konuşmalarımızı duymayan annem ağladı "çocukluğumuzu anlatıyor Fatma" dedi.....Devam etti teyzem Ayten ve Emel halam bana ve Haticeye elbise dikerlerdi çokta mükemmel terziydiler.




Sonra Sabiha yengem melek yengem bizi evlatlarından ayırmayan yengem bize kol kanat geren yengem hakkınızı nasıl öderim hayat koşulları bizi bizlerden ayırsada siz hiç unutulmadınız sizi çok seviyorum ve sevgiyle hasretle eelrinizden öpüyor ramazanınızı kutluyorum....son sesi çok kötüydü başka birşey sormadım telefonu kapattık ne onun nede benim konuşacak halimiz yoktu.