16 Haziran 2009 Salı

DÜŞÜNÜYORUM O HALDE VARIM...!!



Aklın (us) kargaşalığı hiç çözülemeyecek;





Genelde insanların boş bakışlarını izlerim,bu yakınımda olabilir ,tanımadığım kimsede.

Yüzlere bakınca milyonlarca insanın hiç birbirine benzemediğini görürsünüz çok dikkatli bakınacada mutlaka birini andırıyodur.Farklı kılan tek şey parmak izi o da Yüce Rabbimin bir sanatı.
Belediye otobüsleri bu izlenim için idealdir!! dedim ve aklım markete gitmemi hükmetti canım çilek istemişti gidip aldım yıkadım vede mis kokulu çileğimi yiyerek yazmaya başladım ...

Kendimle konuşuyorum her zaman olduğu gibi "şimdi sırasımıydı bunu almaya gidiyorsun üstelik havada çok sıcak,yapılacak bir sürü işin var dosyalar hazırlanacak şimdi bu blog yazının ne gereği var "boşveerrr iyi yaptım..bazı istekler kısıtlanmamalı.

Evet belediye otobüslerinde kalmıştım

Düşünen insanları kim merak etmezki ! Aklından ne geçiyor acaba? Benim hakkımda ne düşünüyor? "Şimdi beyninin içine girmek isterdim düşüncelerini okumak için" dediğimiz hiçmi olmamıştır?
Okuyabilsek neler olur neler...bu açılıma girmek istemiyorum.
Düşüncelere dalmasınız dahi karman karışıktır aklınız saliseler içinde neler geçer neler, öyle hızlıdırki bu düşünceler bazen diyebilirsinizki- "bunu benmi düşünüyorum?" Kendinizden kaçarsınız yok yok düşünmemem lazım deyip elinizle şöyle bir tarafa hareketle itersiniz fikrinizi. Oysa aynı anda iş düşünüyorsunuzdur halledilmesi gereken,bir taraftandanda bir müzik vardır derinden derinden aklınızın içinde devam eden melodi ve şarkı sözleri akla kah gelir kah gelmez.Birde ruh halinize bağlıdır akla gelen şarkılar hem kahıredersiniz hem söylersiniz kimse sizi duymadan.Beyin çalışmaya devam ediyor hani boş boş bakarsınız sorarlar "ne düşünüyorsun?"-"hiç hiiiç birşey"diye cevap veririz..Nasıl; hiç birşey? O an çok şey olmasada bir tek düşüncede odaklanmıştır beyin.Açıklayamayız.Anlatmaya kalksak saatleri alır oysa salisede otuz sene geçer gözünüzün önünden.En kestirme cevap geçmişe gittim olur.Birde kavga edersiniz aklınızda kızdığınız biriyle kendimiz sorar kendimiz cevaplarız... olmasını istediğimiz gibi..))

Yaşlıları çok severim bakarım ,izlerim içim burulur onlara bakarken aslında geleceğim benimde öyle olmaya başladı kimbilir belkide şimdiden hazırlanıyorum..Öylece etrafa bakarlar bazılarına laf atarım aslında çok konuşmam hatta hiç konuşmam otobüslerde suskun gitmeyi tercih ederim yeterince okula giden gençler hareket getiriyorlar bulundukları yere.Tek düşünceleri vardır gülüp eğlenmek hayatı T ye almak yabancı gençlik özentisi ile şekillenen davranış içinde paldur küldür binerler vede inerler bazen içimden "oh be " derim! ruh halim iyi değil ise kurtulduğum için söylerim .))) Bunlarda geleceğin doktoru avukatı hemşiresi mimarı yada askeri olacaklar kimbilir belkide bu çocuklardan biri başbakan olacaktır diye salisede aklımdan geçer indikleri an unuturum....
"aahhh gençlik ahh "derim yaşlılara "gençlik nasıldı kimbilir?"dedimmi birçoğu anlatmaya başlar
gençliğini , AHH çeke çeke kendimi onların yerine koyarım gün gelecek bende otobüse 5 dakika da bir ayağımı atacağım 5 dakikada diğer ayağımı tüm otobüs bekleyecek şoför bey sabırsızlanarak "hadi teyzem senimi bekleyeceğiz" desede.

Bazı yaşlılar konuşmaz öyle bir kafayı sallarlarki o harekette hayatın çilesi vardır,yaşanmamışlığı vardır,yılların çabuk geçmişliği zaten anlarsınız vede susmayı tercih edersiniz.

Otobüsün camından dışarıyı seyrediyorum: en çok sevdiğim manav tezgahlarıdır.Sanat eseri gibi
sergi yapar işin ehli satıcılar.Ressamlara hazır natürmort gibi.

İşte şık bir pastane dondurma veriyor çocuklara geçmişe gittim biran.Bizim çocukluğumuzda dondurmacılar el arabasını dondurma tezgahı yapar buzlu kapaklı kazanın içine gaymaklı dordurma koyar "dondurmacı geldiiiiiiii buz gibi dondurmaaaa "diye satarlardı.Annem bizi öğlen uykusuna yatırır uyanınca almaya söz verirdi. 1o kuruşu kaptıkmı yolunu gözlerdik beyaz takkeli hijyensiz dondurmacıyı..)))Yine böyle birgünde dondurmacı geldi ben parayı uzattım bana dondurma vermedi dediki "git annene söyle bu para artık geçmiyor başka para versin" arkadaşlarım dondurmalrını yemeye başladı ben hemen eve gittim anneme söyledim önce kızdı sonra yeni para verdi tedavülde olan.)) hemen koşturdum birde ne göreyim gitmişti yoktu para elimde öylece kalakalmıştım.Bunun içindirki ne zaman dondurmacının önünde bir çocuk görsem mutlaka ona dondurma alırım belkide tedavülden kalkan para vardır cebinde....

Hay ALLAH bu otobüs yaklaşık yirmi dakika yol alıyor ben yirmi düşünce içinde yolun sonuna geliyorum.






DÜŞÜNÜYORUM !DEMEKKİ VARIM.......








8 Haziran 2009 Pazartesi

ACI ÇEKİYORUM



Geçen hafta yazmış olduğum blog yazımda, Pazartesi günlerini ne kadar çok sevdiğimi tasvir etmeye çalışmıştım.

Oysa bu pazartesi benim için en kötü hatta yaşadığım en kötü günlerden biri olarak kalacak aklımda...

Tıpkı resimdeki gibi hissediyorum kendimi...Kötü CADI..







Pazartesinin vermiş olduğu o güzel heyecan ile hazırlanıp her zamanki güler yüzümle yol boyunca ne kadar esnaf yada komşu var ise "günaydın,hayırlı işler kolay gelsin gibi iyi dileklerimi sunarak büroma kadar gittim.Hoş bunu her sabah yaparım....


Önce; iş yerimde yolunda gitmeyen işler olacağını tahmin ederek kapıyı açtım.Hislerimde yanılmam.


Dışarıda halledilmesi gereken işler için otobüs durağına gittim 5 dk bekledim vede ani kararla geri döndüm..Döndüm içimden gitmek gelmedi.


Babam şaşırdı beni görünce "gitmek istemedim"dedim ağzımı eğerek.


Yine ani kararla başka iş için dışarı çıktım saat 11.15 ti ve benim 12.00 ye kadar resmi dairde olmam gerekiyordu ki işim yetişsin.Malum bizim resmi dairelerimiz 5 dakika öncesi işi bırakır.*Dip not istisnalar kaydı bozmayan çok az memur var!*


Otobüs durağına geldim bekliyorum ...Allahım oda ne miniminnacık yavru kedi sesini duyarabildiği kadar bağırıyor yardım istiyor ve onu simsiyah koca cüssesiyle sipsivri vede sert gagasıyla didkliyen kargayı gördüm...mümkün değil can dayanmaz manzaraya....


Anayol vızır vızır acelesi olan sürücülerle dolu araçlar,hiç birşeyi düşünmedim atladığım gibi karşıya geçtim öyle bir yedeki yavru kedi ve karga köprünün hemen kenar taşının üstünde demirparmaklıklar yanında, aşağıda anayoldan daha fazla süratle geçen araçlar mevcut.

Biranda ben "Allah seni kahretmesin, bırak ,tüh bak hala bırakmıyor kış mış " yetmiyor el kol hareketi derken yapışkan karga uçtu ağaca kondu..Benim yavru kedimde can havli ile köprüden kendini aşağı attı yaklaşık 7 metre dir diye düşünüyorum.yarın gidip bakacağım.


Ölmedi kedicik hala feryad figan bağırıyor araçlar son sürat dayanamadım yasak olan yola girdim kenardan kenardan gidiyorum korna çalıyorlar "delimisin" diye bağırıyorlar hiç bir şey umurumda değil sadece yavru kedi önemli...


Köprü altında kovalamaca oynuyoruz yavru kediyle bu arada meraklı kişiler bariyerlere yaklaşmış onlar için deli bir kadın ile kedinin canlı film çekimi yapılıyor.Umurumdaydı sanki ne düşündükleri.

10 dakikalık kovalamaca ardında kediyi yakaladım veeeeeeeee çok çevik bir hareketle yavru kedi elimden kaçtı yolun ortasına fırladı o anda gelen araç ...........................................................................................................................................................


Çok kötüyüm hiç birşey üzüntümü telafi edemez gözümün önünde karga vede bana yattığı yerde melin melin bakıpta peşimden gelmeseydin ben hala yaşıyacaktım diyen yavru kedicik..


Doğanın işine karışmamalıydım diye feryat figan bağıra bağıra ağladım...Karga ile yavru kedi kendileri mücadele verseydi diye ağladım.Eve gelip kedimden özür diledim" ben yardım etmek istedim böyle olsun istermiydim"dedim.


Kötüyüm hemde çok kötüyüm tıpkı cadı gibi hissediyorum kendimi.

6 Haziran 2009 Cumartesi

DÜŞLERMİ YALAN YAŞATANLARMI ?






Duygularamı hitap edeyim; aktüaliteyemi yoksa bilimselmi yazayım dedim!!!


Dedim ve 2-3 dakika öylece bekledim bir taraftanda Kenan DOĞULU dinliyorum "Beyaz yalanlar"


Bizimi anlatıyor ne?....Neyseee!




Çocukluğumda yeşil çimenlere yatar gökyüzünde toplanmış küme küme bembeyaz bulutları seyrederdim,ne kadar tonton görünürdü bana .Tam düş kurarken dağılır yer değiştirir ve şekilden şekile girerdi beyaz bulutlar; düşlerim yarım kalır hiç bir zaman tamamlayamazdım!


Gözlerimi kapatıp yeni hayallere başlardım gözlerimi açınca yine hayal kırıklığı yaşardım

benim bulutlarım olmazdı yerinde; sonra vazgeçer" aa işte bu ata benziyor yok yok bu şuna benziyor yada buna benziyor" diye kendime oyun yaratır yarım kalan düşlerimin izlerini silerdim aklımdan.Bulutlar beni hep kandırdı beyazlığıyla........




Sonra sonra gençlik başladı romantizm aldı bu sefer yerini..


Halil Rıfat Paşa kayalıktı o yıllarda, akşam saatlerine doğru çok güzel yer bulur tek başıma İzmir grubunu izlerdim,kızıllığın sarının vede mavi denizin buluşması harika görünür gün batımı sessizliğinde ben yok olurdum adeta kimse bilmezdi benim nerede olduğumu paylaşmak istemediğim içindi


yanlız olmalıydım çünkü bulutlarım beni güneşe bırakmıştı hayallerim orada devam eder ..güneşin batışı ile hayellerimin bitişi olur kızıllar vede sarılar maviye gömülürken..


Güneşte beni kandırırdı kızıllığıyla.




Sonra sonramııı sonra yetişkin oldum..sevdaya inandım....onun rengi yoktu sadece heyecanı vardı..


yer zaman önemli değil, nerede nasıl olduğun değil, seninle gidiyor sevda şekil almıyor batmıyor hiç yok olmuyor Allahım ne güzel şey SEVDA, sıcaklığını vermişsin kullarına birde acısını!..Olsun varsın rengi olmasın yüreğimizde yaşasın.




Sonra sonramııı sonra orta yaşa geldim uykusuzluğu öğrendim Sevdanın yanında..uykusuzlukla birlikte çocukluğuma döndüm bir kez daha bu sefer bulutlar yoktu yıldızlar vardı..Çok çeşitlidir


inanılmaz güzeller ışıl ışıl yanarlar ve hiç değişmezler hep sabit kalırlar "istediğim kadar düş kurabilirim" dedim kendime bir baktımki yağmurlu havada yoklar gün ağardığında kayboluyorlar onlarda bırakıyorlar yok oluyorlar.


Düşlermi yalan yoksa yaşatanlarmı?



1 Haziran 2009 Pazartesi

MUTLU PAZARTESİLER


OOh be bugün pazartesi; benim günüm en sevdiğim gün mutluluk kat sayımın arttığı gün güzel gün seni seviyorum.


Pazartesi sabahlarını yıllardır iple çekerim ,yeni gün yeni hayat yaşamın kıpırdanması başlar erken saatlerde; ölü bir pazar sabahından sonra.!!!Sevmiyorum pazar günlerini verimsiz gündür pazar günü benim için ne gezmek ne eğlenmek nede yatmak beni rahatlatmıyor..Hayat duruyor pazar günleri sokaklar ıssız herkes evine kapanmış balkonlar boş yaz sıcağında bile taakiiii saat 13 e kadar.


Seviyorum pazartesini kıpır kıpır dans eder ruhum otobüs durağına giderken, isterimki haykıra haykıra" GÜNAYDINNNNNN ey millet uyanınnnn esneyen ağızlerinızı kapatın asılmış suratlarınızı rahatlamış relax hale getirin birbirinize günaydın deyin".


HEPİNİZE GÜNAYDINNNNNN MUTLU PAZARTESİLERRRRRR